Edirne Kent Konseyi

DUYURULAR:

Güncel duyuru yok.



YEMİŞKAPANI KAZI ALANI KENTE ZARAR VERİYOR

02.04.2018
YEMİŞKAPANI KAZI ALANI KENTE ZARAR VERİYOR

UNESCO korumasında olan Selimiye Camii kentimizin en önemli turizm merkezidie. Ancak hemen önündeki alanda yer alan Yemişkapanı Kazısı yıllardır tamamlanamamıştır.

Farklı kurumların karar verici olması ve aralarında ortak aklı bulamamaları ve bu konuda kentliye sağlıklı bilgi de verilmemesi anlaşılacak bir durum değildir. Bu tarihi değerimizi görmeye gelen ziyaretçiler de ne olduğunu anlayamamanın sıkıntısı içindedirler.

Bize gelen sorular ve talepler omuzlarımızda baskı oluşturmuş ve kentliler adına ilgili kurumlara dilekçeler vererek ne olduğunun açıklanmasını ve bir an önce gereğinin yapılmasını talep ettik.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Valilik, Belediye, Kültür Varlıkları Koruma Bölge Müdürlüğü, UNESCO Selimiye Camii Külliyesi Alan Yönetimi’ne verdiğimiz dilekçelere gelecek yanıtı da kamuoyu ile paylaşacağız

………………………………………..(İlgili makam adları…)

Selimiye Camii’nin batısında, 1588 yılında Mimar Hüseyin Çavuş tarafından Yemişkapanı inşa edilmeye başlanmıştır. Uzunca bir süre hizmet verdikten sonra 1752 yılında yaşanan depremle Han hasar görmüştür. Daha sonra yeniden onarılmasına karşın zaman içinde yok olma sürecine girmiştir. 1937 yılında ise faaliyetlerine tümüyle son verilmiştir. Ve alan zaman içinde düzleştirilmiştir. Bu meydan düzenlemesi ile ilk peyzaj ödüllerinden birini almıştır. 1990 yıllarının başında ise tamamen park olarak düzenlendiği görülmektedir. Bu alan şu an Edirne kent merkezinin tek meydanı olma hüviyetini kazanmıştır.

Selimiye Camii ve Külliyesi, uzun uğraşılardan sonra 2010 yılında UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girmiştir. Öncesinden başlayan Selimiye Camii’nin çevresi için proje yarışması açılmış, düzenleme çalışması yapılması gündeme gelmiştir. Kentin sembolü olan Selimiye’nin daha iyi algılanabilmesi için Edirne Valiliği ve Edirne Belediye Başkanlığı’nın katkılarıyla, Edirne Müze Müdürlüğü tarafından, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 22.10.2014 tarih, 344 sayılı yazıyla almış olduğu karar gereği, Yemişkapanı sondaj kazılarına başlanmıştır.

Bu aşamada kent halkı hiçbir şekilde bilgilendirilmediği gibi hiç kimsenin alana ne yapılacağı konusunda bir öngörüsü ol(a)mamıştır. Müze sondaj kazısı iki yıl yapılmış, taşınmaz eserler çıkınca koruma kuruluna rapor edilmiş, 12.03.2015 tarihinde bu kez Müze Kurtarma Kazısı şeklinde kazı çalışmalarına devam edilmiştir.

Müze Müdürlüğüne göre kazı çalışmaları 2016 yılında tamamlanmış olup etrafı saçlarla çevrilmiştir. Kent halkı tarafından ne olacağı hakkında en küçük bilgi verilmeyen Selimiye Camii’si ve hatta Edirne Belediyesi’nin önü şu an 2013 yılından bu yana kente yakışmayan son derece çirkin bir görünüme sahiptir. Yıllardır Edirne Belediyesi de dâhil bu durumdan kimse rahatsızlık duymamaktadır.

Edirne Kent Konseyi olarak bu olumsuz gidişata engel olabilmek için 2014 yılından bu yana birtakım girişimlerimiz oldu. Çözüm yolları bulabilmek için iki kez üniversite öğretim üyeleri ile birlikte Proje Müellifi, Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü, Müze Müdürlüğü ve Belediye İmar Müdürlüğünü panellerde bir araya getirip kent halkını aydınlatmaya çalıştık.

Kente sokak röportajları yapıp etkinliklerde paylaştık. Yapılanları ve ne olması gerektiği konusunda basını değişik tarihlerde bilgilendirdik. Yerel gazeteler aracılığı ile çözüm yollarını göstermeye gayret ettik.

Bu konuda Dünyaca kabul gören, İTÜ Mimarlık Fakültesi Restorasyon A.B.D. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Ahunbay’ı, 16 Ekim 2017 tarihinde Edirne’ye davet ettik. Bunu kentin her tarafında da duyurmaya çalışıp, öncesinde bütün tarafları Edirne Ticaret Odası Büyük Salonu’na davet edip, çok büyük büyük halk katılımıyla bilgilendirme toplantısı düzenledik.Ancak bütün bu uğraşılarımıza karşın Edirne’nin mevcut tek meydanı ne yazık ki kent arkeolojisi prensiplerine uymayan ‘ben yaptım oldu uygulaması sonucu’, ‘Selimiye Çukuru’ şeklinde tariflere konu olmaktadır.

Kente yakışmayan bu mantıkta hareket edildiğinde, daha uzun yıllar boyunca bu ve benzeri uygulamaların aynı şekilde devam edeceği tarafımızca öngörülmektedir. Ancak bir başka gerçeklik vardır ki bunun hiçbir açıklaması/mazereti olamaz. O da Edirne’de tarihi zenginliğimizle gurur duyduğumuz eserlerin kendi ellerimizle yok olmasını her geçen gün izleyerek zaman geçiriyoruz. Zindanaltı mevkiinde, Eski Ayvazoğlu Sineması’nın bulunduğu noktada yıllardır süregelen uygulamaların bir benzeri de Selimiye önünde yaşanmaktadır. Ancak burası saklanamayacak kadar büyük ve tam kentin ortasında yer almaktadır. Ortaya çıkartılan Osmanlı eserlerinin, en az beş yıldır insan ve doğa tahribatına açık bırakılması ne seçilmişlerin ne de atanmışların vicdanında en küçük bir sorumluluk oluşmasını neden olamıyor.

Siyasi ikballerin peşinden koşanlar veya koltuk sevdasında olan bürokratlar bu eserlerin tahribatına gözlerini kapatıyorlar.

En başından bu yana kent halkını bilgilendirme gereği duymayan makamlar, son duyumlarımıza göre konu ile ilgili farklı kurumlar arasındaki uyuşmazlık nedeniyle eserler nerdeyse gözden çıkarılmış durumdadır. Bu durumda kentin kültürel mirası açısından çok daha vahim ve geri dönüşü olmayan sonuçlar ortaya çıkacağı kuşkusuzdur. Bilimsel anlamda kesinlikle korunması gereken bu eseri bugüne kadar atıl bırakan sorumlu makamlar, özel mülkiyetteki eserlerin korunması için nasıl örnek olabilirler anlayabilmiş değiliz.

Kültürel mirasın siyasi politik malzeme olmaması aklıselim tüm tarafların kabul etmesi gereken bir konudur. Ancak herkesin yapılması gerekeni daha en başında ortaya koyması gerekirken eserler ortaya çıktıktan sonra tartışılmaya başlanması tüm kurumlarda bir öngörüsüzlüğün tezahüründen başka bir şey değildir. Kentin yetkin tüm STK’ları, üniversiteyi konuyla ilgili bilim adamlarını dışarda tutup iş kotarma çalışmaları sonucu şu an kördüğüm haline gelmiştir. Ve olan sadece kent halkının ve kente gelen yabancı konukların dinsel alanları ziyaretlerinden sonra nefes alabileceği meydana ve ortaya çıkartılan eserlere olmaktadır.

2010 Yılında UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası ilan ettiği böyle bir sembol eser olan Selimiye Camii’nin silüetini zarar verme pahasına rekonstrüksiyon yapılmasını düşünmek bilimsel açıdan destekten yoksundur.

Üstelik kentimizin tek meydanı olan bu alana örnek olabilecek (çıkan ve halen korunmuş olan) eserleri yerinde koruyarak, küçük eserlerle birlikte alanda planlamak Edirne’ye gelenlerin ilgi ve alakalarına mahzar olabilecek şekilde sergilemek tek hedef olmalıdır. Aksi durumda Dünya’da korumacılık düsturunu benimsemiş çevreler, STK’lar tarafından sürekli eleştiri konusu olacak, kar getirmeyen bir rekonstrüksiyon denemesi yapının yeniden inşaat maliyetini bile karşılamadığı gibi sürekli eleştiri oklarını kentimiz çekecektir. Örneğin benzer bir yapı olan Ekmekçizade Ahmet Paşa Kervansarayı yıllardır atıl durumda kalmış, kurumlar arasında el değiştirmiş, belli bir kazanç getirmediği gibi yeniden restorasyona alınmıştır. Yine Ali Paşa Çarşısı, Rüstem Paşa Kervansarayı yıllardır vakıflara herhangi bir beklenen büyük getirisi olmadığı gibi en küçük bir eklemede büyük eleştiri konusu olmaktadır. Bu yapılara eklenen cam kapılar, poliüretan eklemelerin restorasyonlarla bir ilgisi yoktur.

Son yıllarda başta İstanbul olmak üzere Anadolu’da rekonstrüksiyon uygulamalarının kötü örnekleriyle artması özellikle geri dönüşü olmayan uygulamalar bilimsel anlamda büyük sıkıntılara neden olmaktadır.

Rekonstrüksiyon uygulamalarına; “tarihin veya kültürün ihyası” gibi duygusal ifadeler ve siyasi bir bakış açısıyla kentin eski kimliğinin yeniden kazandırılmasının gerekçe olarak gösterilmesi de anlaşılabilir değildir.

Yemişkapanı’nın rekonstürüksiyonu orijinal malzeme ile aslına uygun yapılsa bile Edirne’nin tek meydanı yok olacak, aynı zamanda Selimiye Camii silueti de bundan fazlasıyla etkilenecektir. Bu nedenle, müze sondaj kazılarıyla ortaya çıkartılan mimari kalıntıların bir an önce bilimsel anlamda koruma altına alınması gerekmektedir. Aksi durumda her geçen gün ortaya çıkartılan eserler insan ve doğa tahribatı ile yok olma tehlikesi ile karşılaşacaktır.

Sonuç olarak, yeniden inşa (rekonstrüksiyon) için yıllardır bekletildiğini duyduğumuz Yemişkapanı’nın temelleri de yok olma tehlikesi taşımaktadır. İvedilikle ilgili kurumlar arasında, halkın da bilgi sahibi olduğu protokoller yapılarak bilimsel açıdan konservasyonu yapılmalı, meydan da bu çirkin görünümden kurtulmalı, Edirne yeniden daha güzel düzenlenmiş meydanına kavuşmalıdır.

 

Gereğini bilgilerinize arz ederiz.

29.03.2018

Ziya GÖKERKÜÇÜK

Edirne Kent Konseyi Başkanı

 

DAĞITIM;

1-Kültür ve Turizm Bakanlığı

2-Edirne Valiliği

3-Edirne Belediyesi

4-UNESCO Selimiye Camii Külliyesi Alan Yönetimi

5-Edirne Belediyesi

 

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.