TKKB 2019 YILI İKİNCİ TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

Trakya’mızın dört ucundan gelen kent ve ekoloji mücadelesi veren dostlarımız,

Hoş geldiniz…

Bugün yine bir aradayız. Daha önceki gün Keşan Sazlıdere’deydik, bir süre önce Kıyıköy’de idik, geçen hafta bir başka yerdeydik… Kısacası her gün bir olumsuz saldır yaşamaktan sıkıldık ama bıkmadık. Doğamıza, kentlerimize, insanlığımıza saldırılar var ve biz bu hayasız saldırılara karşı koymaya çalışan örgütlü insanlarız. Her yerdeyiz ve bir aradayız. Bu yönden de güçlüyüz. Bu nedenle gücümüze güç katan örgütlerimize teşekkür ederiz. Hoş geldiniz.

Değerli bilim insanları, uzman dostlarımız her zamanki gibi bizleri yalnız bırakmadılar. Kendilerine hepimiz adına teşekkür ederiz. Bu toplantıda salonun dışında bizlere Trakya’nın yaban hayatını fotoğrafları ile gösteren Ali Çıtak arkadaşımıza özel bir teşekkür ederiz.

Bilginin kafamızın içinde durması kitabın rafta durması gibidir. Bilgiyi de ya kitaplarımızdan ya da bu tür toplanrtılarımızdan alırız. Okuduğumuz kitap veya edindiğimiz bilgi bizim yaşamımızı değiştirmiyor ise o kitap rafta durmuş gibidir. Bilgi de öyle, beynimize giren her bilgi sonrasında yaşamımız o bilgi doğrultusunda değişmiyorsa bilginin paylaşılmasının anlamı yoktur.

Dünyada en değerli şey bilgidir, bunu hepimiz bilir ve söyleriz. Çünkü bu iletişim çağında toplum olarak bilgilere ulaşmamız kolay ama hareket eksikliğimiz var. Bu eksiklik belki de değişik nedenlerle yalnızlaştırılmış olmamızdan kaynaklanabilir. İşte bu toplantılar bize yalnız olmadığımızı anımsatıyor. Toplantılarımızda birlikte hareket etme cesareti buluyoruz. Bu toplantılar sayesindedir ki Trakya’nın her tarafında kent ve doğamıza yapılan saldırılara karşı bu toplantılara katılanlar önderlik yapıyor.

Değerli arkadaşlar bilmem dikkat ettiniz mi ülkede tek el, tek ses yönetimi her gün kendisini gösterirken son seçimlerin ana vaatleri arasında birlikte yönetim, katılım, mahalle meclisleri, kooperatifleşme, dayanışma gibi sözcükler öne çıkmıştı. Bir çelişki gibi görülse de bizim yıllardır taleplerimizdir bunlar. Toplum da bunu istiyor. Bu talepleri hayata geçirmek elbette iktidarların işine gelmez. Onlar doğru olan bu taleplerimizi dillendirerek oylarını toplar, sonra kendi anlayışlarına, kendi seslerine uygun kişileri görevlendirerek yaptık, ettik derler. İşte burada biz doğruda yani gerçek katılımcılığın hayata geçmesinde etkin olmalıyız. Çünkü bizim yani ekoloji, kent ve katılımcılık mücadelesi verenlerin ideolojisi bir siyasi yapının amaçlarını, programını aşar, aşmalıdır. Bizim verdiğimiz mücadele siyasidir elbette ama bir arka bahçe siyaseti değildir.

Değerli dostlar; doğamızı korumak yurttaşlık haklarımızı bilmekle, kentlerimizi korumak da kentlilerin kentli haklarını bilmesi ile sağlanacaktır. Bu bilincimiz de örgütlü olduğumuzda bizlere güç verir. Bu nedenle Kent Konseyleri yerellerde çok önemli işlev yapaabilecek konumdadır. Yeter ki amaçlarımızı iyi saptayalım ve evrensel örnekleri irdeleyerek doğru kararlar alalım.

Bu gün tekleşmeye giden ülke ve dünyamızda kenti yöneten yerel idarelerin de merkeze bağlanmak istendiğini biliyoruz. Tek el ve tek ses olmak isteyen iktidar hevesine karşı kentlerin susturulmak istendiğini biliyoruz. Bu durumda yerel idarelerin demokratikleşmesine Kent Konseyleri olarak katkı sunabiliriz ve sunmalıyız. Bizler biliyoruz ki tekçi bir demokrasi olmaz. Geçen hafta kutladığımız Cumhuriyet; demokrasi olmazsa halkın padişahını seçtiği idare biçimi olur. Demokrasinin de özü katılımdır. Katılım ise bizlerin haklarımızı bilmesi ile oluşacaktır.

İktidar yerel yönetimler hakkında yeni düzenlemele düşünmektedir. Bu günkü ortamda bu düşüncenin hayırlı sonuç vermeyeceğini bilmeliyiz. Bu nedenle kazanılmış haklarımızı korurken örgütlü olarak daha demokratik haklarımızı almanın da mücadelesini verelim. İktidar yerel yönetimleri daha da kıskaca almayı hedeflerken bunun içinde kent konseyleri de olacaktır.

Karanlık baki değildir ve toplum beka sorununu örgütleriyle aşar. Bizler yerellerden başlayarak demokratik yaşamı güçlendirmeliyiz. Biliyoruz ki her kral çıplaktır. Onu söylemek bizlerin görevidir.

Bu duygularla aydınlığa koştuğumuzu görüyor ve hissediyorum ve benim umudum hiç bitmedi bitmeyecek. Önümüzdeki yıl bu topraklarda meclisleşmenin yüzüncü yılıdır. 1920’de ülke elden gidiyor iken örgütlenmeyi, katılımcılığı umut yapıp meclis kuran bu ülkenin kuruluş direnci, bu gün ve yarın hep kılavuzumuz olacaktır. Ve yüzüncü yılda Mahalle Meclislerini, Üretici ve Tüketici Dayanışma Örgütlerini, Kooperatiflerini kurarak yerelden genele demokrasiyi bu güzel ülkede ekolojik dengeyi de koruyarak başaracağız.                                03.11.2019 – EDİRNE

Ziya Gökerküçük

Edirne Kent Konseyi Başkanı