Edirne Kent Konseyi

DUYURULAR:

Güncel duyuru yok.



MAHALLE MECLİSLERİ BİR KEZ DAHA ANLATILDI

24.05.2022
MAHALLE MECLİSLERİ BİR KEZ DAHA ANLATILDI

Dünyada ve ülkemizde hep dillendirilen ve geleceğin yönetim modeli olan doğrudan demokrasi talebini gündeme getiren Mahalle Meclisleri Kent Konseyimiz tarafından bir kez daha gündeme getirildi. Edirne Kent Konseyi olarak 31. Olağan Genel Kurulumuzu “Kent Yönetimine Sivil Toplumun Katılımı” başlığı ile yaptık. Panelimize katılım talebinin tarihçesini anlatan Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin ve katılım yöntemlerinin örneklerini sunan Doç. Dr. Güven Gürkan Öztan katkı sundu.

Toplantı açılışı EKK Başkanı Nihat Çolak tarafından yapıldı. Çolak; kentlinin kent yönetimine katılım yollarının yasal dayanaklarını söyledi. Kent Konseylerinin en önemli meselesi katılımcılığın geliştirilmesi ve araçlarının yaratılması yani kentlilerin kent hakkı ve hukuku temelinde yaşam alanları hakkında sözünü söyleyebilmesi, karar süreçlerine katılabilmesi olduğunu ve Mahalle Meclislerinin toplumsal uzlaşı ile oluşması gerektiğini vurguladı. Bu nedenle panel öncesi birçok ziyaretler gerçekleştirildiğini ziyaretlerde muhtarlarla, siyasi partilerle ve Belediye başkanıyla görüştüklerini ve olumlu geri dönüşler aldıklarını ifade etti. Belediye Başkanının Mahalle meclisleri kurulmasının, Kendisinin seçim bildirgesinde de olduğunu ve her türlü desteği vereceği sözünü aldıklarını açıkladı.

Ayrıca Genel Kurul olması nedeniyle EKK Emekli Meclisi kurulduğu belirtildi ve katılımcı olan genel kurul delegelerinin oyuna sunuldu. Oy birliği ile EKK Emekli Meclisi onaylandı. Meclis başkanı Ayşe Çotuk Taş teşekkür konuşması yaptı.

Panelin yöneticisi Türkiye Kent Konseyleri Platformu 27. Dönem Sözcüsü Ziya Gökerküçük; paneli başlatırken şunları söyledi: “Edirne Kent Konseyi mevzuatlar oluşmadan Kent Meclisi olarak kurulmuş kendine özgü bağımsız tavrını korumuştur. Bu nedenle de sekiz akademisyen tarafından incelenmiş, tez konusu yapılmıştır. Akademisyen arkadaşlar Kent Konseyine dair olumlu durumları tezlerinde işlerken eksiklerimizi de belirtmişlerdir.”
Tez konusu olan EKK’nin kent ilişkilerini, kent idarelerinin kentli ve konsey ile olan ilişkilerinin sonuçlarını da söyleyen Gökerküçük; Mahalle Meclisleri ile bu sorunların birçoğunun aşılacağını sözlerine ekledi.
***
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ankara Kent Konseyi Başkan Yardımcısı olan Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin; “Kentte Katılım Maceramızın Tarihi ve Geleceği” başlıklı sunumunu görsellerle yaptı:
İnsan davranışlarını değiştirmeden hiçbir şeyi değiştiremeyiz. Değişimin en hızlı olduğu dönem çocukluktur. Bu nedenle değişim yaratmak istiyor isek içimizdeki çocukluğa hitap edecek katılım örnekleri bulmalıyız. Değişim heyecan olduğunda olur.

Toplumların tarihinde ilk insandan beri katılım talebi vardır ve olacaktır. Çatalhöyük tarihi alanında kabile toplantıları anlatılır. Sümerlerde Gılgamış önderliğinde katılıma dair toplantıların figürleri vardır. Antik Yunan’da Akropol, Roma kültüründe Arena, Şehir devletlerinde ilk kent planları hep katılım taleplerinin belirtildiği alanlardır.
Kent planlarında Roma döneminde kalma ve bu günde geçerli olan üç kural vardır; kentler sağlam, kullanışlı ve estetik olmalı. Zaman içinde halkın talepleri artmış ve yönetenler halkın sorunlarla uğraşmaması, sorgulamaması için ekmek ve sirk politikasını üretmişlerdir. Yani halka ekmek verilecek ve sirklerde eğlenmeye yönlendirilecektir. Bu yöntem o günden beri egemenler tarafından uygulanmaktadır.
Feodal dönemde katılımı yönlendirmek için din ve ticaret kullanılmış ve kentsoylular türemiştir. Önce kentlere dair hayaller, planlar yapılmaya başlanmış, özgür kent hayalleri katılım taleplerinin görseli olmuştur. Paris kenti bu denemenin uygulandığı kent olmuş ve kentsoylular Paris’i adeta yıkarak bugünkü kenti yaratmışlardır. Ancak bu yeniden yapılma sürecinde en çok mağdur olan kent yoksulları daha sonra ayaklanarak Paris Komünü’nü oluşturmuşlardır.

Sanayi devrimi sonrasında her şeyin makineleşmeye gittiği hızlı ve kötü bir döneme girildi. Kentler yaşanmaz hale geldi. Makineleşme ile birlikte aydınlanma hareketleri de geliştiğinden bilimsel düşünceler tartışılmaya başlandı. Kent yaşamında küçük birliktelikler yani cemaatle halinde mi yoksa tüm kentli ile toplum olarak mı yaşanmalıdır sorusu tartışıldı. Sağlıklı kentler nasıl olmalıdır, herkesi ilgilendiren konularda kararlar nasıl alınmalıdır türünden yüzlerce sorulara yanıtlar arandı ve bir taraftan da katılım yöntemleri geliştirildi.
20. Yüzyılda gökdelenlerin arasında mı yaşamalıyız yoksa yeşilliklerle kaplı mahallelerde mi yaşamalıyız sorusu tartışıldı ama bir yandan da gökdelenler gelişti. Dünyada 1970’lerde yapılan ilk gökdelenler yıkıldı. 68 Kuşağının talepleri içinde de yer alan yönetime katılım talebi ‘ben katılıyorum, sen katılıyorsun onlar kazanıyor’ denerek doğrudan katılım hedefli eylemlere dönüştü. Bu süreçte kent yapılanmaları sermaye kontrolünde oldu ve kentler Menkul’a dönüştü. Bilim insanları kentlerde kaybedenlerin de savunulması gerektiğini görerek kaybedenlerden, yoksullardan yana politik kararların alınması mücadelesini geliştirdiler. Kentini, yaşam alanını kaybedenin kent yönetimine nasıl katılacağını söyleyerek onlara destek oldular.
Ülkemizde bu kadar hareketli ve değişen, gelişen bir katılım talebi olmasa da 1200’lü yıllarda Ankara merkezli İç Anadolu’da kurulan Ahi Cumhuriyeti yönetimin ortaklaştığı, kararların en geniş katılımla alındığı bir örnektir. Cumhuriyet döneminde Halkevleri, Köy Enstitüleri katılımı arttıracak yapılanmanın temel taşları olarak kurulmuştur. Buralarda gelişen kuşaklar daha sonra Fatsa, Sosyal Demokrat Belediyeler, 90’lı yıllarda proje denemeleri, 2000’lerde katılımcı politikaların mevzuata girmesi, bağımsız olarak taşradan merkeze gelişen dayanışma ağı ve platformları tarihimize katmıştır.
Kent Konseyleri dünyadaki gelişmelerin ve ülkemizdeki taleplerin bir sonucudur. Katılım talebi tabandan, heyecan ile olduğunda anlamlı olur ki Gezi böyle bir katılım talebi idi. Bu tür katılım taleplerinin karşısında iktidarlar elbette her zaman karşılık verirler ama bu bizim taleplerimizin gücüne ve dayanaklarına bağlıdır. Bu bağlamda baktığımızda 15 Temmuz da bir kesimin yönetimsel taleplerinden sayılır.
Katılım talebi bir arada yaşamanın da talebidir. O nedenle topraklarımızdan dünyaya yayılan Yunus Emre gibi; ‘gelin tanış olalım / İşin kolay kılalım’ diyerek Mahalle Meclislerine başlayalım.
***

“Kent Yönetimlerine Katılım ve Mahalle Meclisleri” başlıklı sunumunu yapan Doç. Dr. Güven Gürkan Öztan İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi ve Birgün Gazetesi yazarı olarak şunları söyledi:
Tarih boyunca ve her zaman iktidarlar katılımdan korkmuşlardır. O nedenle de katılımı sınırlama yollarını aramışlar ve ‘mış’ gibi yapmışlardır. İktidarlar barikatların kurulamadığı kentleri isterler. Aslında insanlık tarihi de kamusal alanın dönüştürülmesi tarihidir. Amaçları; kamusal alanı müşteri gibi kullanan kentliler yaratmaktır. Bunun içinde siyasi yönetim biçimi yaratıyorlar. Tükettikçe var olduğunu sanan kentliler oluyoruz. Toplumun talepleri baskı ve özellikle rıza ile önlenmeye çalışılıyor.
Ülkemizde 1970’li yıllar politik şiddet dönemi olarak anılır ancak dayanışma ve kazanımların da öne çıktığı, kentlinin kamusal alanlarda sözünün geçer duruma geldiği yıllardır. Fatsa örneği siyasal ve toplumsal taleplerin sonucunda oluşmuş ve o güne kadar yaratılan dünya örneklerinden de yararlanılmıştır. Sözün, yetkinin, kararın halkla birlikte olduğu bir sonuçtur Fatsa. Bu nedenle de ülkede yayılır, yeni bir Paris Komünü örneği olur korkusu ile günün iktidarı tarafından yok edilmiştir.

Yerel yönetimlere katılımı dünyada egemen olan liberaller de istiyorlar ki Dünya Bankası, Avrupa Birliği gibi uluslararası kurumlar katılımı istiyorlar. Ancak onların isteği ile bizim isteğimiz farklıdır. Kentte yapılacak bir yapılanmanın müteahhidini, kilit taşını, boyasını seçme veya kente yapılacak bir AVM’nin nereye yapılacağını belirleme talebi değildir bizim talebimiz. Bizim katılım isteğimiz kararlar alınmadan önce karara katılmak olmalıdır. Tekli erk yönetimine karşı çokçuluğu, meclis olmayı savunmak gerekir.
Tabandan gelen heyecanlı Mahalle Meclisleri yerel yönetimlere yön verebilir. Mahalle Meclisleri bu gün olan hiçbir yetkinin karşısında değildir. Mahalle Meclisleri yaparak yaşayarak, çevre ile mahalle ile ilgilenerek, kendimizi de geliştirerek, değiştirerek yaratılan bir oluşumdur ve mahalle kültürünü, mahalle aidiyetini geliştirir. Bu durumdan en çok yararlanacak olan da mahallenin muhtarıdır.
Mahalle örgütlenmelerinde okullar, mahallede bulunan kamu kurumları, kentte bulunan sivil toplum örgütlerinin o mahallede oturan üyeleri gibi bileşenler olmalıdır. Meclisleri güçlü Kent Konseyleri kentte daha etkin ve söz sahibi olur. Mahalle Meclisleri herkese açık toplantılar yapmakla birlikte alınan kararların, konuşulan konuların katılamayanlara ulaşımını da sağlayıcı olmalıdır.
Meclisler Kent Konseyi gibi gönüllülük üzerinden olmalıdır, çıkar amaçlı katılım olmamalı. Mahalle evi, çocuk oyun alanları gibi mahallelilerin birlikte yarattığı mekânlar bir şeyleri birlikte inşa etme, ortak çalışabilme kültürü yaratma anlamında Meclisi kendi içinde birbirine bağlayan ufak manevi kazanımlardır. Her şeyin birlikte kararlaştırıldığı, ortaklık kültürünün yaratıldığı meclis çalışmaları kentin kültürüne ve yönetimine de zamanla yansıyacaktır.
Kentteki Mahalle Meclisleri ara sıra bir araya kentin bütününe dair konuları da görüşmelidir. Yurttaş olma, kentlilik bilincini geliştirme yolunda Mahalle Meclisleri çok önemli yapı taşlarıdır. Bu şekilde gereksiz veya yanlış olduğu sonradan anlaşılan hatalı çalışmalar da yapılmamış olur. Kentte hepimiz kaybederken bizim birbirimize rakip olmamız kadar anlamsız tartışmalar yaşanmamalıdır. Kentler elden gitti, gidiyor. Kentleri yeniden kazanmak, kentte müşteri yerine kentli olmak istiyor isek bunu sadece ve sadece kentlilerin örgütleri ve özellikle Mahalle Meclisleri ile yapabiliriz.
**
Panelistlerin konuşmalarından sonra toplantı forum olarak devam etti. Sorular soruldu, katkı yapıldı.
Bir dinleyicinin belediyelere kayyum atanmasının yerel yönetimlere katılımın önünde en büyük engel olduğunu söyledi ve buna nasıl bakıyorsunuz sorusunu sordu. Panel konuşmacıları da bunun yanlışlığını belirtti.
Bir başka konuşmacı iktidarlar tarafından bilinçli yapılan ayrıştırmanın panzehrinin Mahalle Meclisleri ve her alanda meclisler oluşturma olduğunu belirtti. Bu konuda ne yapılmalı sorusunu sordu. Güven Gürkan Öztan; Liberal çok kültürlülük yerine dayanışmacı birlikteliğin oluşmasını sağlayabiliriz. Birlikte var olabilme durumu, kendimiz gibi olmayanla yaşama, karşılıklı saygı ancak mahalle meclislerinde yaratılabilir. Meclisler ortak kültürü geliştirip her türlü ayrıştırmayı engelleyecektir. Taşrada yaratılacak bu durumun sorunların çok sert yaşandığı büyük kentlere de moral ve yol olacağı görülecektir.

Savaş Zafer Şahin; Mahallelerde kooperatifleşmeyi de başarabiliriz ama sanırım özgüven sorunumuz var. Bu gün üç tür mahalle var; birincisi 5-10 bin nüfuslu site mahalleleri, ikincisi eskiyen mahalleler ve üçüncüsü kırsal ilişkilerin devam ettiği ve yoksulların yaşadığı mahalleler ki bu mahallelere geleneksel mahalle diyebiliriz. Kentin çıkar amaçlı ilişkilerine karşı bu tür mahalleleri geliştirebiliriz.
Birçok dinleyici de toplantı ve Edirne Kent Konseyi hakkında düşünceleri belirtti.
Toplantı EKK başkanı Nihat Çolak’ın teşekkürleri ile sona erdirildi.

23.05.2022
Edirne Kent Konseyi Yürütme Kurulu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.